Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (ADHD)
Son yıllarda sıkça adını duyduğumuz Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu çocukluk çağının en önemli hastalıklarından biridir. Erken teşhis edildiğinde tedavi çok iyi sonuçlar vermektedir. Bu nedenle bu hastalık hakkında ebeveynlerin ve öğretmenlerin bilgi edinmesi çok önemlidir.
DEHB nedir?
DEHB modern çağın bir hastalığı değildir. Ancak modern çağ hiperaktif belirtilerin artmasında etkili olmuştur. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu biyolojik kökenli yapısal bir bozukluktur. DEHB genetik geçişli bir hastalıktır. Araştırmalar, beyin kan akımı ve şeker metabolizmasındaki bozukluklar üzerine yoğunlaşmıştır.
Üç temel belirtisi vardır:
• Aşırı hareketlilik ( Hiperaktivite ) • Dikkat sorunları • Düşündüğünü hemen yapma ( dürtü kontrol bozukluğu )
1. Aşırı Hareketlilik: Bu çocuklar yaşıtlarına göre çok daha hareketlidirler, oturmayı sevmezler, ev içinde sürekli koştururlar, zıplarlar. Oturmaları gereken zamanlarda da elleri ve ayakları sürekli hareket halindedir. Ders çalışırken, TV izlerken şekilden şekle girerler. Her hiperaktif çocuk düz duvara çıkacak kadar hareketli ve kontrolsüz değillerdir. Kısaca, kıpırtılı olma, oturamama haline hiperaktivite denir. Kıpırtılı olmak; çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine bakılarak ondan beklenen hareketliliğin dışındaki hareketlilik durumudur. Hiperaktivite 3-6 yaşları arası çocuklarda fark edilebilir.
Anne-babaların aşırı hareketlilikle ilgili tanımları:
• Doğum öncesinden beri hareketlidir. • Elleri dursa ayağı durmaz • Yürümez koşar • Ya konuşur ya sesler çıkartır. • TV izlerken bile hareket eder • Sandalyede oturmanın 50 çeşidini gösterebilir.
Öğretmenlerin Tanımları:
• Sınıfta nereye baksam onu görüyorum • Sırada otururken bile eli ayağı hareket ediyor
2. Dikkat Sorunları: Dikkat eksikliği, çocuğun yaşına göre dikkat süresinin kısa olması ve akademik alanlarda kolay dağılması demektir. Dikkat eksikliği yapısal bir bozukluktur. Beynimizin dikkat merkezinin yeterince iyi çalışmamasından kaynaklanır. Ailelerin bunu bilmeleri, kabul etmeleri ve tedaviye başvurmaları çok önemlidir. Dikkat eksikliği çocuğun hayat kalitesini azaltıyorsa mutlaka ilaç tedavisine başlamak gerekir. Bunu kabul etmeyen anne-babalar çocuklarına çok büyük zarar vermektedirler, sıkıntıları ile çocuklarını baş başa bırakmaktadırlar. • Bu çocukların, okulun başlaması ile öğrenmeye karşı ilgileri azalır. Ödev yapmayı sevmezler. Anne-babalarının zoruyla ödev yaparlar. Ödev yaparken sürekli olarak değişik bahaneler bulup masanın başından kalkarlar ( su içme, tuvalete gitme gibi ). Tek başlarına ders çalışamazlar, mutlaka yanlarında birilerinin olmasını isterler. Sorumluluklarını tam olarak yerine getiremezler, yapmaya başladıkları işi yarım bırakırlar. • Bu çocukların işitsel dikkatleri de iyi değildir. Bu nedenle bir komut verdiğinizde birkaç kere tekrarlamanız gerekir. Sınıfta öğretmeni dinlemekte çok zorlanırlar. En ufak dış uyarandan dikkatleri dağılır. Kalem, defter gibi malzemelerle oynarlar. Ders dinleyemedikleri için bazıları sınıfın düzenini bozacak davranışlar yaparlar ( değişik sesler çıkartmak, arkadaşını rahatsız etmek gibi ). Bazıları da hayallere dalar. Sınıf öğretmenleri ya çocuğun hayallere daldığından ya da sınıfta çok konuştuğundan şikâyet eder. • Okuma ya da yazmada sıkıntı yaşayabilirler. Eksik ya da fazla okuyup yazabilirler ( hece uydurma, atlama, ekleme ). • Bu çocuklar öğrendiklerini çabuk unuturlar. • Organizasyon becerileri çok düşüktür. Bir türlü organize olup ders çalışamazlar. Sınavlarda sabırsızlıkları ve sıkılmaları nedeni ile bildikleri soruları yanlış yaparlar. • Dikkat eksikliği olan çocuklar, zevk aldıkları etkinlikleri uzun süre sıkılmadan yapabilirler. • Kurallı olan şeyleri öğrenmek istemezler. • Sorumluluk almak istemezler. • Genelde dağınıktırlar. • Dikkat eksikliği olan çocukların bazıları aşırı hareket eden değil çok yavaş hareket eden çocuklarda olabilir. Bu çocuklara hipoaktif denir.
Hipoaktif olan çocuklarda ki belirtiler: Unutkanlık, dalgınlık, dağınıklık, tembellik, zevk aldığı işler dışındaki işlerden zevk almamak, sürekli olarak TV seyretmek ve bilgisayar oynamak, boş vermiş bir tavır, sakar-beceriksiz-spora yatkın olamama, sürekli oyalanma, çabuk sıkılma, başladığı işi bitirememe, erteleme, verilen görevi ‘tamam, şimdi yapacağım’ değip yapmama, hayali oyunları sevme, verilen komutları duymuyormuş gibi davranma, sürekli ‘hadi’ kelimesi kullanılarak yönlendirme.
Anne-babaların söyledikleri tanımlar:
1) Söylediklerim bir kulağından girer öbürüden çıkar. 2) Tüm araba markalarını biliyor ama bir dakika önce söylediğim şeyi hatırlamıyor. ( aile bunu istediği şeyi çok iyi yapıyor şeklinde algılar. ) 3) Bilgisayar başında saatlerce oturabiliyor ama ödev başında en çok 10 dakika oturabiliyor. 4) Sınavlarda dikkatsizce hatalar yapabiliyor. 5) Dersi dinlemiyor sürekli etrafı ile ilgileniyor. 6) Başladığı işi bitirmiyor. ( Aileler bunu maymun iştahlılık, doyumsuzluk olarak algılarlar. )
3. Dürtüsellik: Dürtüsellik, düşünmeden eyleme geçmedir. Çocuklar, yaşamlarının ilk yıllarında dürtüleri ile hareket ederler. Zaman içinde aileden ve sosyal çevreden dürtülerini nasıl kontrol edeceğini öğrenir. Bir bebek toplumun ortasında çevreyi takmadan yüksek sesle ağlayabilir. Çünkü bebeğin henüz neden sonuç ilişkisini kurabilecek, yaptığı davranışlarının sonuçlarını değerlendirebilecek zihinsel mekanizması gelişmemiştir.
Ancak çocuklar büyüdükçe neden-sonuç ilişkilerini kurmaya başlar ve yavaş yavaş toplum tarafından kabul edilebilecek davranışlar sergiler. Dürtüsel çocuklar işte bunu yapamazlar. Frenleme mekanizmaları yoktur.
• Bu çocuklar sabırsızdırlar, sıralarını bekleyemezler, yönergeleri dinleyemezler, nerede nasıl davranacakları kestiremezler. • Disipline olmadaki zorluklarından dolayı kuralları sevmezler, kurallara ve otoriteye karşı gelirler. Örneğin, okulda öğretmenin koyduğu sınırları aşmak için çabalarlar, sınıf ortamının düzenini bozarlar. • Çok cesur davranırlar. Bu aşırı cesaretleri sıklıkla kazaya maruz kalmalarına neden olur. • Kendileri ile konuşulduğunda davranışlarının sonucunda olabilecekleri mantıklı bir şekilde anlatabilirler. Ancak eylem sırasında kendilerini durduramazlar ve istenmeyen davranışları gerçekleştirmiş olurlar. • Şiddet içerikli görüntüleri, oyunları severler. Daha çok bu öğelerin yer aldığı filmleri ve bilgisayar oyunlarını tercih ederler. Film veya oyun karakterleri gibi davranıp, o karakter gibi konuşurlar. • Oyunlarda hep kendi isteklerinin olmasını isterler, oyunun kurallarını kendileri belirlemek isterler, var olan kuralları bozarlar, yenilgiye asla tahammül edemezler, sıra bekleyemezler, hep kendilerinin ön planda olmasını isterler. • İşte bütün bu sebeplerden dolayı bu çocuklar arkadaş ortamında kabul görmezler, istenmeyen çocuk konumundadırlar.
Dürtüsel çocuklar pişman olurlar mı?
Evet, bu çocuklar yaptıklarından pişmanlık duyarlar ve özür dilerler. Ancak bu durum tekrar bu davranışı yapmayacakları anlamına gelmez. Özür dilemelerine rağmen aynı hatayı birçok kez tekrarlarlar.
Bu çocukların şöyle söylemleri vardır:
• ‘Aslında ben yapmak istemiyorum ama içimden bir ses yapmamı söylüyor’ • ‘Ben yapmak istemiyorum, uslu çocuk olmak istiyorum ama kafamda bir ses var o yaptırıyor’
Dürtüsellikle ilgili anne- babaların tanımları:
1)Söz kesme davranışları vardır. 2)Düşünmeden hareket ederler. 3)Sabırsızdırlar. 4)Asla sıralarını bekleyemezler. 5)Akıllarına gelenleri hemen yaparlar.
DEHB’nun alt tipleri vardır. Bunlar;
• Dikkat eksikliğinin ön planda olduğu tip: Bu tipte hiperaktivite ve dürtüsellik çok az ya da hiç görülmez. • Hiperaktivite ve dürtüselliğin ön planda olduğu tip: Dikkat eksikliğinin daha az olduğu bir tiptir. Bu tipte genelde uyum sorunları yaşanır. • Birleşik tip: Hepsinin bir arda olduğu tiptir. .
DEHB’ye eşlik eden belirtiler:
Bu belirtilerin hepsinin bir çocuk da olması gerekmez.
Dağınıklık : ‘odası darmadağın’ ‘ sürekli bir şeyleri kaybeder’ ‘ üstü başı dağınıktır’
Dalgınlık: DEHB’nin en temel belirtisidir. Bu çocuklar konuşulanları bilinçsizce tekrar edebilirler, içselleştirmezler. Tıpkı papağan gibi. ‘Dalgın ama sorduğum sorulara cevap veriyor’. ( Öğretmenler bu cümleyi söyleyebilirler.)
Unutkanlık: ‘ Bir şey yapmasını söylüyorum başka bir şey yapıyor’, ‘Eşyalarını nereye koyduğunu hatırlamıyor’, ‘Öğreniyor ama hatırlamıyor’, ‘Belleği iyimi kötümü anlayamıyorum. Ummadığım şeyleri hatırlıyor, bir dakika önce olan şeyi hatırlayamıyor.’ Burada seçicilik söz konusudur. Hatırladığı şeyler ilgisini çeken şeylerdir. Bu durum onların dikkatinin iyi olduğu anlamına gelmez.
Koordinasyon problemi: ‘Çok sakar, yürürken kapılara çarparak yürür’. Kaba ve ince motor faaliyetlerinde sorun yaşarlar. Hiperaktivitesi olmayan sadece dikkat eksikliği olan çocuklarda da düşme ve yaralanmalar görülür.
Tutarsızlık: Akademik performans ve duygusal anlamda tutarsızlık vardır. Başarı çok değişkendir, aynı dersin sınavından farklı notlar alabilirler. ‘Bir anı bir anına uymaz’, ‘Çok keyifliyken bir anda öfkelenirler’.
Sosyal ilişkilerde sorunlar: Aklına geleni hemen söyler ve yapar. Kolay öfkelenme, alınma, duyarlılık hali vardır. Toplum içinde dikkati dağıtacak şeyler yapar. Ne zaman ne tepki verecekleri, ne yapacakları belli olmaz. Hem çok eğlenceli hem de çok zor insanlardır. Hiç arkadaşları olmadığını söylerler. ( Uyum problemi nedeniyle yalnız kalırlar, bencil davranırlar, hep kendilerinin dediklerinin olmasını isterler. ) Arkadaş partilerine çağırılmazlar. Grup etkinliklerine katılmak istemezler. Yaşlarına uygun davranışlar göstermezler; Bu çocukların duygusal anlamda olgunlaşmaları geç olur. Bunun 3 nedeni vardır; hayal güçleri çok zengin olduğu için daha uçuk hareketler sergilerler, kurallarla ilgili problemleri vardır, duygusal iniş çıkışları çocuk gibi davranmalarına neden olurlar.
Düşük benlik saygısı: Yukarıda sayılanların hepsi düşük benlik saygısının oluşmasına neden olur. Kötü çocuk olduğumu söylüyorlar. Kimsenin onunla arkadaşlık kurmak istemediğini düşünürler. Onu sevmediklerini düşünürler. Bu çocuklar kendilerinin aptal olduklarını düşünürler. ( Çocuk eğer zekâsını sorgulaya biliyorsa bu çocuğun zekâsında problemi yoktur) Bu çocuklar düşük benlik saygısına sahip olmalarına rağmen yüksek benlik saygıları varmış gibi davranırlar; ‘ben yaparım, ederim’ diye konuşurlar. Bu çocuğun savunma düzeneğidir . Ancak o zaman D.B.S ile baş edebilir.
ADHD yaşam boyu devam eder ;
Kronik bir durumdur. Erken çocukluk döneminde başlar. En sık ilkokul döneminde tanı konulur. Çocukluğunda bu tanıyı alanların % 70-%80 ‘i ergenlikte de aynı belirtiyi gösterir. Bunların da % 60-70’i yetişkinlikte de aynı tanıyı alır. DEHB yaşamın içinde bir problemdir. Tedavi ve aile manipülasyonları ile çok rahatlıkla yaşamın bir parçası haline gelebilir. Çocuk bununla baş etmeyi öğrenir.
DEHB’ de geliştirilmesi gereken iki alan vardır: ahlaki gelişim ve akademik başarı. Önceliği ahlaki gelişim alır. Çocuk eğer sağlıklı bir sosyal ve ahlaki gelişime sahip değilse akademik başarının o kadar da önemi yoktur. (Derslerinde çok başarılı ama empati kurmasını bilmiyor). Ve değerler ergenliğe kadar oluşur.
DEHB’de dikkat eksikliği ömür boyu devam eder. DEHB’de dürtü bozukluğu (ahlaki gelişim) iyileştirilirse geriye dönüşü çok fazla olmaz olursa da uygunsuz çevre şartlarından dolayı olur.
Ergenlik dönemindeki sıkıntılar:
Hiperaktivite de azalma olur, kıpırtı devam eder.
Sınıfta ders dinleyemez, uykulu bir hal alır, derste kalem çevirme, resim yapma gibi şeylerle uğraşırlar. Kitap okurken, ders çalışırken uyku gelmesi durumu önemli bir dikkat eksikliği belirtisidir. ( DEHB’da buna dikkat etmek gerekir)
Akademik başarı ciddi anlamda sorun olmaya başlar.
Öğretmenleriyle ilişkilerinde sorun yaşamaya başlarlar.
Aile ilişkilerinde sorun yaşarlar.
Benlik saygılarında azalma ve depresyon görülebilir.
Sigara, alkol ve madde kullanımı artar.
Hukuksal anlamda başı derde girer. (Düşünmeden hareket ettikleri için.)