Anne Neredeydin?
İlk adımlarım, Uçabileceğini gören ilk yavru kuş gibi, mest olmuş halde, Sendeleyerek gururla durdum. Arkama baktığımda, gülüşüm yüzümde dondu. Seni bulamadım, Anne neredeydin?
Okulun ilk gününde Tangır-tungur bir otobüste, Yabancı bir yere giderken, Çocuklar bağrışıp, büyükler birbiriyle arkadaşlık ederken, Bütün dünya bana yabancıydı anne neredeydin?
Eve ilk kez ağlayarak geldiğimde, Arkamda çocukların kahkahaları, Sözleri hala kafamda çınlıyor, Biraz desteğe ihtiyacım vardı, Ama sen sessizdin.
Orada eski fotoğraflardasın, Ama anılarımda yoksun, Kucaklandığımı ya da şımartıldığımı Ya da ikimize ait özel anıları hatırlamıyorum, Kokunu, bana dokunuşunu, Hissettirdiklerini hatırlamıyorum.
Gözlerinin rengini hatırlıyorum Ve derinlerdeki acıyı, Bir sürü başka şey gibi, genellikle saklanmış, Arkasına geçemediğim bir maskenin arkasındaki acıyı.
Baktın ama göremedin Sıcaklığın küçük kız kalbime hiç ulaşmadı. Neden birbirimizi kaybettik anne? Neredeydin? Benim yüzümden mi?
Jasmin Lee Cori
Jasmin Lee Cori’ye ait manidar şiir ile yazıya giriş yapmak istedim. Çünkü şiiri okuduğum da erken dönemde annesiyle sağlıklı ilişkisi olmayan bir yetişkinin feryadını duyar gibi oldum. Ve buradan yola çıkarak, ‘erken dönem anne-bebek ilişkisinin’ önemini anlatmanın daha faydalı olacağını düşündüm.
Annelik duygusu içgüdüsel bir duygudur. Anne bu duyguyu bebek sahibi olmaya karar verdiği anda hisseder. Annenin bebeği ile kurduğu bu ilişki ne kadar erken ve sağlıklı olursa annelik duygusu da o ölçüde çok daha kuvvetli olur. Çocuğun doğumundan sonraki ilk üç gün anne-bebek yakınlığı açısından çok önemlidir. Hatta bilim adamları, bebeğin doğumundan sonraki ilk saatlerin anne-bebek arasında kurulacak bağın kalitesi için çok önemli olduğunu bildirmişlerdir. Anne ve bebek sağlıklı ise mutlaka doğumdan sonra anne, bebek ile ten teması içinde olmalıdır. Çünkü bebeklerini hemen ellerine alan annelerin annelik duygularının daha fazla geliştiğini bilmekteyiz. Annelik duygusu bebeğin annesine bağlanması için en temel koşuldur. Bu sağlıklı bağlanma, çocuğun ergenlik ve yetişkinlik döneminde ruhsal gelişimi açısından da ne kadar sağlıklı olacağının habercisidir.
Anneler ilk aylarda çocuğun yeme, uyuma gibi düzenlerini sağlamak ile ilgilenirler. Bu durum bebek için çok önemlidir. Çünkü bebekte toplumsal güven duygusunun ilk belirtileri beslenme, uyku, sindirim gibi işlerde düzen ve rahatlığın olması sonucunda oluşur.
Anneler bebeklerinin fiziksel ihtiyaçlarını karşılarken sosyal bir iletişim içinde olurlar. Beslerken, uyuturken, sakinleştirirken, şarkı söyler, sallar, dokunur, göz göze gelirler. Ancak bu yeterli değildir. Bunun dışında da annenin bebek ile iletişim halinde olması gerekir. Bebekler ile göz teması kurmak iletişim için çok önemlidir. Göz teması sayesinde sıcak ve güvenli bir ilişki başlatılabilir.
Dokunma, gülme, ağlama, yapışma bağlanmanın olduğunu gösterir ancak emme davranışı bu bağlanma davranışları arasında en önemlisidir. Bebek emerken hem fiziksel olarak hem de duygusal olarak beslenir. Emme esnasında anne bebeği kucağına alır, dokunur. Bu an annenin bebeğe en yakın olduğu andır. İşte bu durum, sağlıklı anne-bebek ilişkisi kurulmasında çok önemli bir yaşantıdır.
Bebeklik döneminde anne-bebek ilişkisinin temel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
Aynılık-Süreklilik: İlk yıllarda bebeğe bakım verenin ‘sürekliliği ve aynılığı’ çok önemlidir. Sürekli olarak değişen bakıcılar bebeğin sağlıklı bağlanmasını engeller. Bebek güvensiz bir bağlanma gerçekleştirir. Bu da çocuğun dil, sosyal, motor, bilişsel açıdan gelişiminin gecikmesine neden olabilir. Bebeğin, güven duygusunun geliştirilmesi için ilk yıllarda annenin sürekli ve tutarlı bir şekilde bebek ile sıcak ve koruyucu bir ilişki içinde olması gerekir ( Sevmesi, sarmalaması, şefkatli olması, oyun oynaması vb ).
Tutarlılık: Annenin bebek ile ilişki tarzının tutarlı bir şekilde olması çocuğun sağlıklı bağlanması ve kendilik duygusunun gelişmesi için önemlidir. Anne bebek ilişkisindeki tutarlılık, aynılık, süreklilik bebeğin ‘temel güven’ duygusunun özünü oluşturur. Bu duygu sayesinde bebek çevresinin güvenli olduğunu ve kendi benliğinin sürekli olduğunu algılamaya başlar.
Anne doğumdan sonraki ilk yıllarda değişik sebeplerle hasta ise (depresyon, fiziksel hastalıklar gibi) bu ilişki sağlıklı kurulamamaktadır. Çünkü anne yeterli derecede çocuğu ile konuşamaz, oyun oynayamaz, daha az kucağına alır, duygusal yönden paylaşımlarda bulunamaz. Bağlanma zorluğu yaşayan bu bebeğin ileride daha fazla davranışsal problemler gösterdiği bilinmektedir.
Genel olarak toparlamak gerekirse, ilk yıllardaki anne-bebek ilişkisinin sürekli, tutarlı, sağlıklı olması çocuğun ‘güvenli bağlanması’ açısından çok önemlidir. Bu da çocuğun ileriki yaşamında kendini duygusal olarak yeterli hissetmesine yardımcı olacaktır.